ÖZ
Bir Kuzey Afrika ülkesi olan Mısır, tarih boyunca birçok medeniyete yurtluk etmiştir. Bölgede yapılan Arkeolojik kazılardan çıkan sonuçlara göre, bilinen tarihi MÖ 5000 yıllarında kurulmuş Aşağı ve Yukarı Mısır Krallıkları ile başlamaktadır. Bunu Menes Hanedanlığı ve Pers hâkimiyeti takip etmektedir. Daha sonra Roma ve Bizanslıların eline geçen ülke 641 senesinde Amr b. As komutasındaki ordu tarafından fethedilerek İslam topraklarına dâhil edilmiştir.
Önceleri Abbasilere bağlı bir eyalet valisi iken daha sonra burada bağımsız ilk Türk devletlerini kuran Tolunoğulları ile İhşidoğulları’nın Mısır tarihinde ayrı bir yeri vardır. Özellikle Tolunoğlu Ahmet tarafından şekillendirilen Katayi’ tepesinde kendi adına inşa edilen cami, Samerra’da ortaya konulan ilk İslami Türk yapılarının bir kopyası niteliğinde olup ‘Samerra Üslubu’nun Kuzey Afrika’ya taşınmasında öncülük etmiştir.
Tunus’un Mehdiye şehrinde kurulduktan sonra kısa sürede Kuzey Afrika’nın tamamına hâkim olan, Şii mezhebini yaygınlaştırmak için büyük bir çaba içerisine giren ve başta Ezher Camisi/Medresesi başta olmak üzere pek çok anıtla Mısır’ı zenginleştiren Fatımîler’in ardından, Haçlı Seferleri’ne karşı verdiği mücadelelerle Müslümanlar arasında haklı bir şöhrete kavuşan Selahaddin-i Eyyubî’nin liderliğinde ortaya çıkan Eyyubiler zamanında, yapılan 30 kadar medrese ile bir taraftan Mısır’da yeniden Sünni İslam inancının yerleştirilmesi temin edilirken, diğer taraftan da vücuda getirilen mimarlık örneklerinde Zengiler vasıtasıyla Büyük Selçuklular’ın mimari anlayışı devam ettirilmiştir.
Eyyubiler’den sonra yörenin iktidarını eline geçiren Memlukler devrinde, cami ve medresenin kuvvetle vurgulandığı külliyeler şeklindeki eserlerde Anadolu Türk mimarisi, Büyük Selçuklu ve Zengi mimarisi ile Türkistan’da, Buhara ve Semerkant çevrelerinde, yaygın olarak kullanılan yüksek kasnaklı kubbe mimarisi ile bağlantılar kurarak, Türk mimarisinin geleneklerine bağlı kalmakla beraber orijinal bir üslup geliştirilmiştir.
1517’de Mısır’ın fethinin sonucu olarak hilafetin Osmanlı hanedanına geçmesi, Devlet-i Aliye’nin hem siyasi açıdan genişlemesine hem de Müslümanlar üzerindeki etkinliğinin artmasına neden olmuştur. Osmanlıların Afrika’ya açılan kapısı durumundaki bu ülkenin fethi, diğer taraftan ticaret güzergâhlarının üzerindeki Batılı devletlerin hâkimiyetini ortadan kaldırmıştır ve Akdeniz’in bir Türk gölü olması yolunda önemli bir merhaleyi teşkil etmiştir.
Dört yüzyılı aşkın bir zaman İstanbul’dan gönderilen valiler eliyle yönetilen Mısır’ın çeşitli yerleşim alanlarında, özellikle Kahire’de, Osmanlılar’ın farklı yapı gruplarında çok sayıda örnekler verdiği ortadadır. Zaten bu tarih kapsamı içerisinde dikkatle incelemeler yapıldığı takdirde burada edebiyattan mimariye birçok eser tespit etmek mümkün olacaktır.
Yukarıda kısa özeti arz edilen zaman dilimi içerisinde ortaya konulan mimari eserlerde çok önemli kitabe örneklerinin olduğu görülmektedir. Tolunoğulları, Eyyubiler ve Memlukler’den günümüze ulaşan belli başlı kitabeler yanı sıra Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti süresince Mısır’daki Arap harfli kitabelerin gelişimi üzerinde bir değerlendirme yapılacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder