ÖZ
Bu çalışma, son 20-30 yılda kendisine geniş bir yelpazede yer edinen sürdürülebilirlik kavramı üzerine tarihsel ve güncel perspektiften kapsamlı bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Sürdürülebilirlik kavramının zaman içinde sürekli değişim geçirdiğini ve bu değişimde en büyük payın şüphesiz Birleşmiş Milletler [BM] Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan 1987 tarihli ve “Ortak Geleceğimiz” başlıklı Brundtland Raporu’na ait olduğunu görmekteyiz. Söz konusu rapor ile daha çok doğal kaynakların muhafazası üzerine kurgulanan sürdürülebilirlik, günümüzde yerini sürdürülebilir kalkınmaya bırakmıştır. Sürdürülebilir kalkınma ile birlikte sürdürülebilirlik kavramı çok boyutlu bir hal almıştır. Öyle ki, çevrenin yanında firmaların kurumsal sürdürülebilirliğinden turizme, kamu maliyesine, finansa kadar oldukça geniş yelpazedeki bir alan sürdürülebilirliğin ilgi alanına girmiştir. Ancak sürdürülebilirliğin çok boyutlu bir hal alması, sürdürülebilirliği en azından kavramsal düzeyde aşırı ölçüde karmaşık bir duruma getirmiştir. Günümüzde gelinen nokta itibariyle, sürdürülebilir kalkınma ekseninde sürdürülebilirlik, her şeyden önce ekonomik büyüme/ kalkınma ile çevrenin entegrasyonuna vesile olmuş, ekonomik yaşamla çevrenin uyumlaştırılmasına aracılık etmiş ve büyümenin/kalkınmanın nicel boyutu kadar nitel boyutunun da önemli olduğu düşüncesini gündemimize taşımıştır. Ne var ki Brundtland Raporu ile sürdürülebilirliğe çok boyutlu bir anlam yüklenmesi, sürdürülebilirlikten herkesin kendine göre farklı bir anlam çıkarmasına da zemin hazırlamıştır. Bu da ister istemez sürdürülebilirlik kavramını günümüzün en çok tartışılan kavramlarından biri haline getirmiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder