ÖZ
Akciğer dışı tüberküloz (ADTB) gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, akciğer tüberkülozu (TB) gibi önemli bir sağlık sorunudur. ADTB primer enfeksiyondan yıllar sonra ortaya çıkabileceği gibi hızla ilerleyerek akut bir tablo ile de kendini gösterebilir. TB tanısı genellikle aside dirençli basil (ARB) boyama, radyografi bulguları gibi geleneksel yöntemler ve kültür ile konulmaktadır. Mevcut tanı yöntemleri örnekteki düşük mikobakteri seviyeleri veya zaman alıcı prosedürler nedeniyle yetersiz kalmaktadır. Bu yazıda TB PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) ile tanı konmuş bir ADTB vakası sunulmaktadır. Radyolojik ve patolojik bulgular TB için kuşkulandırıcı olsa da ARB incelemesinde ve TB kültüründe pozitiflik saptanmamıştır. 34 yaşında kadın hasta, 3-4 yıldır var olan ve son 10 günde artış gösteren bel ağrısı yakınması ile başvurmuştur. Hasta beyin cerrahisi kliniğine spondilodiskit öntanısı ile yatırılmıştır. Öyküsünde ateş ve gece terlemesi olmadığı ancak iştahsızlık ve son birkaç ayda kilo kaybı olduğu öğrenilmiştir. Direkt akciğer grafisi ve toraks bilgisayarlı tomografisi (BT) normal olarak saptanmıştır. Çekilen kontrastlı lomber magnetik rezonans (MR) grafisinde L2-3 seviyesinde, psoas kasında yoğun kontrast tutulumu, lomber BT’de L2-3 vertebra korpus ve posterior elemanlarda kemik destrüksiyonu tesbit edilmiştir. Hastaya tanı ve tedavi amacı ile planlanan cerrahi operasyon esnasında abse drenajı yapılmıştır. Örneğin mikroskobik incelemesinde ARB negatif olarak saptanmıştır. LJ (Lowenstein- Jensen) besiyerinde gerçekleştirilen TB kültüründe de üreme gözlenmemiştir. Patolojik incelemede kronik inflamasyon, fibrozis ve granülomatöz reaksiyon gözlenmiştir. Aynı örnekten Real-Time PCR yöntemi ile çalışılan TB PCR sonucu ise pozitif olarak bulunmuştur. Son yıllarda ADTB’de tanısal dezavantajlar moleküler testlerin kullanımı ile azalmıştır. Bu da ADTB’de erken tanı konarak, erken tedaviye başlanmasına ve dolaylı olarak da morbidite ve mortalite oranlarında azalmaya yol açacaktır. Sonuç olarak ADTB tanısında konvansiyonel mikrobiyolojik yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda moleküler testlerin kullanılabileceği düşünülmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder