ÖZ
Bu çalışmada Schopenhauer’in kötümserlik felsefesi temelinde ahlak ve devlet üzerine görüşleri ele alınmıştır. Schopenhauer, “ahlak” kelimesinden hiç kimsenin birbirine zarar vermediği, herkesin mümkün olduğunca birbirine yardım ettiği bir ilişki biçimini anlar. Diğer bir ifadeyle, insanların özdeşliğine dayanan bir acıma duygusudur. Ona göre, bir davranışın ahlaki olabilmesi için merhamet duygusuna dayanması gerekir. Bu yüzden insanın temel güdüsü olan istencin susturulması gerektiğini düşünür. Çünkü istenç davranışlarda “bencillik” ve daha da ötesi “kötülüğe” yol açar. Yaşamın kendisi sonu gelmeyen isteklerle dolu, bitmeyen bir acıdır. Bir istek hiçbir zaman tam olarak doyurulamaz. Acı, ıstırap, kişinin mutluluğu araması ama onu elde edememesidir. Bu yüzden mutluluk diye bir şey yoktur. İstencin doğurduğu bencillik ve kötülüğü ortadan kaldıracak tek şey Schopenhauer’e göre merhamettir. Merhamet “ben-olmayan”a acımak değil, “ben”i, “ben-olmayan”ın yerine koymaktır. Merhamet, ayrıca insanı hem hakiki adalet hem de insan sevgisine götürür. Negatif adalet anlayışına sahip olan Schopenhauer için adil davranmak, zaten başkasının olanı ondan almamaktır. Bizim olmayanı haksız yoldan gasp etmemizi engelleyen kurum ise devlettir. Devletin amacı, tek tek bireyleri birbirinden, bütünü de düşmandan korumaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder