ÖZ
Bu çalışmanın amacı finansal liberalizasyon ile finansal krizler arasındaki ilişkiyi tarihsel bir süreç içerisinde incelemektir. Yirmi birinci yüzyılın henüz ilk on yılı tamamlanmadan küresel kapitalizm 1929 Büyük Buhranı ile karşılaştırılan yaygın ve derin bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Bu krizin yapısal nedenlerinin anlaşılması için kapitalist dünya ekonomisinin 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşadığı dönüşümler incelenmelidir. Bu bağlamda İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze birbirini takip eden iki temel politik ve ekonomik rejim yaşanmıştır. Büyümenin altın çağı olarak adlandırılan “Keynesyen Rejimde”,toplumsal uzlaşmanın bir göstergesi olarak ekonomi devlet tarafından kontrol edilirken, bunun yanında devlet toplam iç talebin yönetilmesinden de sorumlu olmuştur. Keynesyen dönem 1970’li yıllardaki yapısal krizin etkisiyle piyasa önceliklerinin başat hale geldiği, liberalizasyonun, deregulasyonun, özelleştirmenin ve uluslararası ekonomik bütünleşmenin öne çıktığı “Neo Liberal Rejim” ile yer değiştirmiştir. Temelleri 1980’li yıllarda atılan Neo Liberalizm 1990’lı yıllarla birlikte yaygın etkisini dünya ölçeğinde göstermeye başlamıştır. Günümüz küresel krizinin temel nedeni olarak kabul edilen ve neoliberal dönemin başat görüngüsü olan finansallaşma, ulusal ve uluslar arası ekonomide finansal motiflerin, finansal piyasaların, finansal aktör ve kurumların rolünün giderek artması olarak tanımlanabilir. Bu finansallaşma olgusunu ortaya çıkartan finansal liberalizasyon sürecinde, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke finansal sistemlerini düzenleyici faaliyetlerden vazgeçme yoluna gitmişlerdir. Finansal liberalizasyonun özellikle gelişmekte olan ülkelerde yetersiz düzenleme faaliyetlerine bağlı olarak aşırı risk üstlenen finansal piyasaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Liberalizasyon sonrası dönmede özellikle sermaye giriş çıkışlarının serbest bırakılmasına bağlı olarak birçok ülkede “genişleme-daralma çevrimlerinin” eşlik ettiği finansal krizler gözlenmiştir. Liberalizasyon uygulamalarına bağlı olarak para ve bankacılık krizlerinin birlikte ortaya çıktığı ikiz krizlerin görülme sıklıkları artmıştır. Bu çalışma kapsamında kriz sonrası dönemde sürdürülebilir bir iktisadi büyümeyi sağlayacak politika alternatifleri gelişmekte olan ülkeler perspektifinden de tartışılacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder