ÖZ
17. yüzyılla birlikte modernitenin getirmiş olduğu bireysellik ve araçsal akıl, hayatın tüm alanına nüfuz ederek, doğadaki düzensizliklerin ve mitsel dogmaların çözümlenmesi noktasında teknoloji ve bilimi merkezine almıştır. Bilimsel bilgi aracılığıyla doğanın gizlerinin araştırılmasının vardığı son nokta ise doğanın fayda temeline indirgenerek onun sömürülmesine zemin hazırlayan Kartezyen düşüncenin bu sömürüye meşruiyet kazandırması olmuştur. Doğanın insanın menfaati için yaratıldığı düşüncesi doğayı çok büyük ölçüde tahrip ederek geri dönülemez bir noktaya getirmiştir. Bu noktada doğa tahribatının farkındalığı, toplumsal hareketlerin ekoloji ekseninde de yol almasını sağlamıştır. Kuvvetli bir Aydınlanma ve kapitalizm eleştirisinden yola çıkan anarşist ekoloji, bu tahribatın sonlandırılması için çeşitli alternatif ve çözümler getirmiştir. Ekolojik krizin doğuşunu otorite ve tahakkümle açıklayan ekoanarşizm; anarşizmin temel felsefesinde olduğu üzere hiyerarşi, tahakküm ve baskı yaratan tüm kurumsallaşmış oluşumların karşısında durmuş ve ekolojik krize bu doğrultuda yanıtlar aramıştır. Buradan hareketle çalışmada, Aydınlanma temelli olan ekolojik bunalımın anlaşılması için genel hatlarıyla bir Aydınlanma eleştirisine yer verilmiştir. Yanlış anlaşılan bir kavram olması nedeniyle genellikle olumsuzlanan anarşizm ve anarşist düşünce, Godwin, Stirner, Proudhon, Bakunin ve Kropotkin’in; anarşizmin öncülerinden olmasa da anarşizme duyduğu sempati ve onu farklı bir şekilde yorumlaması sebebiyle Tolstoy’un fikirlerine de yer verilerek açıklanmıştır. Ekolojik krizin aşılabilmesinde radikal fikirler öne süren, anarşizmden beslenerek krizin çözülmesi noktasında çeşitli alternatifler sunan bir akım olan ekoanarşizm, bu çalışmada ekolojiyi anarşizmle düşünmenin betimsel bir okumasını sunmuştur.
0 yorum:
Yorum Gönder