ÖZ
Alman Birliği’nin mimarı Bismarck ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Atatürk arasında pek çok yönden benzerlik ve farklılıklar mevcuttur. Keza bu iki liderden ilki dağınık halde bulunan Almanları Prusya gibi köklü bir devlet etrafında birleştirmek suretiyle Alman Devleti’nin kuruluşuna hizmet etmiş, diğeri ise Mondros Ateşkes Antlaşması’yla içine girilen işgal sürecinden ülkeyi kurtararak Yeni Türk Devleti’ni kurmayı başarmıştır. Bu aşamada iki liderin dikkat çekici ortak yönü ileri görüşlü olmalarıdır. Zira öngörülerinin yüksek olması onlara, atacakları adımları daha önceden belirleme imkânı tanımıştır. Keskin zekâları politikalarının başarılı olmasındaki en önemli unsurlardan biridir. Bununla birlikte iki liderin amaca ulaşma noktasında uyguladıkları yöntem farkını da ortaya koymak gerekecektir. Bismarck, Alman Birliği’ni, diplomasiden ziyade kılıç ve kan politikası ile kurabileceğine inanmış bir liderdir. Daha Alman Birliği kurulmadan önce “eğer çekiç olmak için bir şey yapmazsak örs haline geliriz” diyerek bu konudaki görüşünü açıklıkla ortaya koymuştur. Mustafa Kemal Atatürk ise işgal ortamının dayatması sonucu ülkenin bağımsızlığına kavuşması adına silahlı mücadeleye girişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla da “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikasını hayata geçirmiştir. Bu çalışmada söz konusu iki liderin hayatlarından ziyade devlet adamı olarak benzerlik ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder