ÖZ
Kadın hareketleri açısından 1789 Fransız İhtilâlinin bir dönüm noktası olduğu bilinmektedir. Bizde ise Meşrutiyet yıllarından itibaren kadınların kamusal alanda daha etkin oldukları ve çeşitli hakları elde ettikleri görülmektedir. Bu sürecin hızlanmasında Batılılaşma özleminin etkisi büyük olmuştur. Toplumsal alanda görülen bu gelişmeler edebî alanda da etkisini hissettirmiştir. Türk Edebiyatı’nda kadın yazar/şair kavramını Halk Edebiyatı dairesindeki anonim geleneği ve Divan Edebiyatı’nda kadın şairleri de göz önünde bulundurarak yüzyıllar öncesine götürmek mümkündür. Ancak Türk Edebiyatında kadın yazarların 19. yüzyılda Fatma Aliye Hanım’dan başlayarak daha etkin oldukları bilinmektedir. Cumhuriyetin ilânından sonra Halide Edip Adıvar’la birlikte edebiyatımızdaki kadın yazar sayısı giderek artmış ve kadın duyarlılığı da Türk romanında hissedilmeye başlanmıştır. 1970’li yıllarda feminist hareketin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini hissettirmesi ile birlikte kadın yazarlarımız, hem nicelik hem de nitelik açısından büyük bir atılım kaydetmişlerdir. Bu tarihten itibaren kadın yazarlar, romanlarında erkek meslektaşları gibi ülkenin içinde bulunduğu sosyal karışıklıklar başta olmak üzere daha çok toplumsal konulara ağırlık vermişlerdir. 1980 askerî darbesinin ardından romanın giderek toplumsal konulardan uzaklaştığı ve bireyi merkeze aldığı görülür. Bireye yöneliş kadın yazarlarda özellikle kadın bağlamında kendini daha belirgin olarak hissettirir. 1990’lardan itibaren ise dünya edebiyatı genelinde etkili olan postmodernist etkilerin edebiyatımızdaki kadın yazarların romanlarını da büyük oranda şekillendirdiği görülür.
Bu çalışmada edebiyatımızda kadın yazarların konumları belirlenerek onların 1980 sonrası roman birikimimize katkıları ve etkileri anlatılmaya çalışılmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder