ÖZ
Bu yazının ilk bölümünde Suriye krizinin ortaya çıkma ve gelişme süreci açıklanmakta ve Ankara ile Moskova’nın bu krize ilişkin olarak oluşturdukları politikalar tanımlanmaktadır. Rusya’nın Esad yönetimini kendi çıkarını gözeterek desteklediği, bu politikasıyla Akdeniz’deki varlığını ve nüfuzunu koruma amacını güttüğü görülmektedir. Türkiye ise Esad yönetiminin kendi halkına karşı hukuk ve kimi zaman insan haklarını ihlal eden uygulamalarının ardından Esad yönetimine karşı kesin bir tavır almıştır. Böylece Moskova’nın Esad’a yakınlığının stratejik bir gerekçeye dayandığını, Ankara’nın ise meseleye daha çok etik ve ilkesel açıdan yaklaştığını söyleyebiliriz. Suriye’nin sınırdaş komşusu olan Türkiye için bölgedeki krizin, sığınmacı sorunu, PYD meselesi ve yükselen terör tehlikesi şeklinde ekonomik, siyasi ve toplumsal boyutları da ortaya çıkmış ve Ankara’yı bu yönde de politikalar üretme mecburiyetinde bırakmıştır.
Yazının ikinci bölümünde Rusya ile Türkiye arasında Suriye krizine bağlı olarak yaşanan sorunlar ve ortaya çıkan çatışma konuları gözden geçirilmekte ve gelecekteki işbirliği olasılıkları dile getirilmektedir. Rusya’nın bölgedeki askeri varlığını artırmasıyla birlikte sorun yaşamaya başlayan ikili ilişkiler, Rus uçağının düşürülmesi hadisesinden sonra büyük bir krize sürüklenmiştir. Bugün ilişkiler yeniden düzelmiş olsa bile başta Esad yönetimine ve PYD’ye yaklaşım konusunda olmak üzere iki aradaki anlaşmazlıklar sürmektedir. Bununla birlikte iki ülkenin de terör konusundaki hassasiyeti dikkate alındığında PYD konusunda anlaşabilmeleri mümkün görünmektedir. Aynı şekilde Esad yönetiminin geleceği konusunda da genel uzlaşma sağlanacak bir çözüm önerisine iki taraf da hayır diyemeyecektir. Türkiye ve Rusya’nın an itibarıyla diğer ülkeler ve uluslararası örgütlerle ilişkileri dikkate alındığında birbiriyle ilişkileri ikisi için de stratejik öneme sahiptir.
0 yorum:
Yorum Gönder