ÖZ
Türkiye Selçuklu ve erken Osmanlı devri tasavvuf düşüncesinin şekillenmesinde en belirleyici tarikatlardan birisi olan Vefâiyye XI. asırda Irak’ta yaşadığı bilinen Tacü’l-Ârifîn Seyyid Ebu’l-Vefâ el-Bağdâdî (ö. 501/1107) tarafından kurulmuştur. Tarikat, ilerleyen dönemde Irak, Suriye ve Anadolu’yu içine alan geniş bir coğrafyada etkili olmuştur. Vefâiyye tarikatını Anadolu’nun bilhassa orta ve doğusundaki kısımlarda yaşayan Türkmen zümreleri arasında popüler hale getiren şahsiyet, günümüz Alevi geleneğinde de büyük saygı gören Dede Garkın’dır. Onun halifelerinden Baba İlyas el-Horasânî de şeyhi gibi konargöçer Türkmen ve Kürt aşiretleri arasında büyük itibar kazanmış, bununla birlikte Türkiye Selçuklu yönetimine karşı çıkardığı meşhur Babâîler İsyanı ile adını daha fazla duyurmuştur. Selçuklu yönetimini siyasi bakımdan zor durumda bırakan bu isyan kanlı bir şekilde bastırılınca, isyana katılan Vefâî dervişler de devlet tarafından sıkı bir takibata uğrayınca uç bölgelerinde bulunan, Selçuklu merkezî otoritesinin daha zayıf olduğu Türkmen beyliklerinin topraklarına kaçmışlar, faaliyetlerini bu beylikler bünyesinde sürdürmüşlerdir. Vefâîyye XIV. asırdan itibaren Osmanlı topraklarında da temsil edilmiştir. Tarikatın Osmanlı topraklarındaki ilk temsilcisi Şeyh Edebalı’dır. Bu zâtın beyliğin kurucusu Osman Gazi’nin kayınpederi olması tarikatın Osmanlı Beyliği’nin kuruluşundaki etkisini görmek açısından önemlidir. Vefâiyye sonraki yıllarda Geyikli Baba, meşhur Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazâde ve onun damadı Seyyid Velâyet tarafından Osmanlı coğrafyasında temsil edilmiştir. Tarikat, tıpkı Erdebiliyye gibi başlangıçta sünnî bir karakter arz ederken, bilhassa göçebe Türkmen zümreleri arasında yayılmasından sonra gayrisünnî bir yapıya bürünmüştür. Bununla birlikte Aşıkpaşazâde ve Seyyid Velâyet örneklerinde görüldüğü üzere Osmanlı klasik döneminde hâlâ Sünnî geleneği temsil eden şeyhlerin mevcudiyeti de bilinmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder