ÖZ
1571’de Osmanlı İmparatorluğu’nca fethedilen Kıbrıs’ta, Osmanlı vatandaşları ile, yerli halk, 1878’de ada İngiltere’ye kiralanana kadar, bir arada, genel olarak huzurlu bir yaşam sürmüşlerdir. 1878’de, adanın İngiltere’ye kiralanması ve izleyen süreçte adada, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kurulana değin, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, bir arada yaşamaya devam etmiş ancak, İngiliz yönetiminin politikalarının da etkisi ile, Türk ve Rum toplumları süreç içerisinde ayrışmaya başlamıştır. 1950’li yıllarda, önce Kıbrıslı Rumlarca yer altı askeri yapılanma kapsamında başlatılan silahlı saldırılar ve Kıbrıslı Türklerin kendilerini müdafaa kapsamındaki yer altı askeri yapılanmaları aracılığıyla ve kısıtlı imkanlarla verdiği karşılıklarla birlikte, adada kayıplar yaşanmış, bir arada huzurlu yaşam olgusu yitirilmiştir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması ile duran olaylar, 1963’de Kıbrıslı Türklerin ortaklık cumhuriyetinden ayrılmak zorunda kalmasının akabinde, yeniden şiddetlenmiş ve Türkiye’nin adaya 1974’de gerçekleştirdiği askeri müdahaleye kadar sürmüş; Kıbrıslı Türk toplumundan daha fazla olmak üzere, iki toplum da kayıplar vermiştir. 1950’lerden, 1974’e kadar, çatışmalar nedeniyle, adanın güneyinde kendilerini güvende hissetmeyen Kıbrıslı Türkler, adanın kuzeyine göç etmiştir. İlgili göçmenler, Rum toplumu ile 1950’ler öncesi ortak yaşamlarını ve sonrasındaki çatışmaları sözlü anlatımlarla, adanın kuzeyinde doğan çocuklarına aktarmış; özellikle 2003 yılında sınır kapıların açılmasına kadar, doğrudan iletişimin mümkün olamaması nedeniyle, göç eden neslin çocuklarının algısı, sadece anlatımlar ve bazı yazılı kaynaklar ile şekillenmiştir. 1974 sonrası doğan nesil ile daha önce, 1974 öncesi Türk-Rum ilişkileri hakkında sözlü tarih araştırması yapılmamış olması, çalışmanın özgün değerini ortaya koyarken; çalışmada, tarihsel süreçteki deneyimlerini aktaracak kaynak kişilerle gerçekleştirilen bireysel görüşmeler ve yine tarihsel süreçteki sosyal-siyasi yapıyı tespit adına basın taraması ile birlikte, temel olarak, 1974 sonrası kuzeyde doğan Kıbrıslı Türklerin, aile içi sözlü anlatımlar çerçevesinde şekillenen ilgili algılarının, gerçekleştirilecek mülakatlar ile şekillendiğinin tespiti hedeflenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder