ÖZ
Yeme -içme ve bunlarla ilgili ritüeller, tarih boyunca insanların yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Bugün artık pek çok değişik kültürde ‘mutfak’ sadece yeme içme faaliyetlerinin düzenlendiği bir mekan değil, ulusal kimlik, ekonomi ve bir dünya görüşünü temsil eden kültürel ve ideolojik bir araç olarak incelenmeye değer bir çalışma konusu haline gelmiştir. Gündelik hayat incelemeleri içinde yer alan yemek kültürü ile ilgili çalışmalar bir mikro tarih konusu olarak, makro tarihi anlamamıza, anlamlandırmamıza aracılık eder.
Yüzyıllar boyunca büyük ticari ve kültürel bir kent olan İstanbul, Akdeniz ve Karadeniz'in kesiştiği, ipek ve baharat yollarının buluştuğu bir kavşak noktasıdır. Tarih içinde Hem Bizans hem de Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olan İstanbul kültürü, kentte yaşayan değişik etnik toplulukların kültürleri ve gelenekleri ile zenginleşmiştir. Kültürlerarası bu etkileşim, yeme içme alışkanlıklarına da yansımış ve kendine özgü bir ‘İstanbul mutfağı’ yaratmıştır.
Levi Strauss'un ‘bir toplumun yemek pişirme yolu, bilincinde olmadan yapılarını tercüme ettiği bir dil gibidir’ düşüncesinden hareket ederek bu çalışmada yüzlerce yıl birbirine çok yalan bir coğrafyada yaşamış olan Türk ve Rum kültürlerinde yemek, baharat ve bunlara yüklenen anlamlar, ‘Bir Tutam Baharat’ Filmi aracılığıyla, yapısalcı bir yaklaşımla çözümlenecektir. Bu çalışma sırasında, iki kültürü etkileyen, siyasal ve sosyal koşullar yemek kültürü üzerinden; mekanlar, diyaloglar, karakterler ile filmin söylemi, metin analizi tekniği kullanılarak incelenecektir.
0 yorum:
Yorum Gönder