ÖZ
Diyabetik ayak ülseri morbidite artışına, yaşam kalitesinde azalmaya, uzun hastane kalış sürelerine, yüksek tedavi maliyetlerine ve yüksek oranda alt ekstremite amputasyonuna yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı, diyabetik ayak tanısı ile hastaneye başvuran hastalarda uygulanan amputasyon oranını ve amputasyon uygulanan hastalarda en sık görülen risk faktörlerini belirlemektir. Ocak-Aralık 2011 tarihleri arasında İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi polikliniklerine diyabetik ayak ülseri tanısıyla başvuran ve kayıtlarına ulaşılabilen 131 hasta; (96 erkek, 35 kız) çalışmaya dâhil edildi. Hastaların yaş ortalaması 61.1(26-90) idi. Hastalar yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, diyabetik komorbiditeleri, alkol kullanımı, enfeksiyon varlığı, yara kültüründe üreme olması, lökositoz varlığı, hipertansiyon, uygulanan tedavi metodu ve kullanılan antibiyoterapi parametreleri kaydedildi. Hastalar tedavi açısından debridman+medikal tedavi ve amputasyon tedavisi açısından iki gruba ayrıldı. Komorbid faktörlerin dağılımı istatistiksel olarak χ2 testi ile değerlendirildi. Diyabetik ayak konseyinden 66’sına ampütasyon ve 65’ine debridman –pansuman ve antibiyoterapi tedavisi verilmişti. Ampütasyon oranı %50 olup; 37’sine majör ampütasyon ve 29’una minor amputasyon uygulandı. Diyabete bağlı komorbiditeleri incelendiğinde en sık periferik arter hastalığı (102/131) %77, Diyabetes Mellitustan bağımsız komorbiditeler incelendiğinde; en sık %38 (50/131) oranı ile hipertansiyon görüldü. Ampütasyon grubunda Wagner-Meggit sınıflamasına göre en sık evre 4 yara varken debridman uygulanan grupta en sık evre 2 diyabetik yara görüldü. Patofizyolojik sınıflamaya göre ise hem ampütasyon grubunda hem de debridman uygulanan grupta en sık iskemik yara görüldü. Komorbid faktörlerin dağılımında istatistiksel anlamlı bir fark (p>0.05) bulunmadı. Literatürle karşılaştırıldığında amputasyon oranımız yüksek bulundu. Nedenleri incelendiğinde ampütasyon grubunda diyabetik ayak ülserlerinin ileri evrede olması, ortalama yaşın yüksek olması ve çoğu olgunun başka merkezlerde görülüp düzenli takiplerinin olmaması, bunun başlıca nedenleridir.
0 yorum:
Yorum Gönder