ÖZ
Sanayi Devrimi ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı 19.yüzyıl, görsel sanatlar açısından da bir takım gelişme ve ilerlemelere sebep olmuştur. 20.yüzyıla geçtiğimizde de, modernleşme süreci hız kazanmış ve bu gelişim ve değişim günümüze kadar süregelmiştir.
Yaşanan değişim ve gelişmelere, resim sanatı da ayak uydurmuş ve dönemin sosyal, kültürel ve toplumsal anlamdaki yeniliklerini yansıtarak gelişimini sürdürmüştür. İnsanoğlunun daha mağara dönemlerinden itibaren uygulamaya başladığı bu sanat dalı, beraberinde üslupsal yenilikleri de getirmiştir.
Görsel anlatımlar denilince, sanat dalları içerisinde resimle birlikte fotoğraf sanatının da, 19.yüzyıla damgasını vurduğu söylenebilmektedir. Fotoğraf sanatının icadını takiben , yedinci sanat dalı olarak sinema sanatının da ortaya çıkması, bu yüzyıllar açısından önemli gelişmeler olarak sayılabilir.
Sinema sanat dalı, kendine has üslubuyla yepyeni bir sanat dalıdır ve günümüze kadar teknolojik getirilerden de faydalanarak hızla gelişim kazanmıştır. Resim sanatıyla bir çok açıdan benzer ve farklı özellikleri içinde barındıran sinema, kimi yerde filmsel mekan ve zamanı sağlama sanatı olarak tanımlanırken, bir başka yerde filmlerin canlı resimler olduğu savunulur. Bu bağlamda, resim ve sinemanın ilişki içerisinde olduğu da anlaşılabilmektedir.
Sinema sanatı ile resim sanatının karşılıklı ilişkileri incelendiğinde, karşımıza birkaç ortak nokta çıkacaktır. Bunlar içerisinde en önemlisi, görüntünün ortaklığıdır. Birkaç resim karesinden oluşan sinema ve ayrıca resim sanatında zaman öğesi, mekan kavramı, atmosfer, ışık-gölge gibi karşılaştırmalı kavramlara değinilmiş, her iki sanat dalının aslında optik bir illüzyon gösterisinden ibaret olduğu anlaşılmıştır. Bu ortak noktalar örneklerle de pekiştirilerek, görsel zenginlik sağlanmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder