ÖZ
Avrupa’nın Doğu’ya ilgisi 16. yüzyıldan itibaren giderek artmıştır. Bu ilginin gelişimi Batı’nın kendi iç siyaseti ve dünya güç ilişkilerindeki konumuna göre yeni aşamalar katetmiştir. Doğu’ya ilginin ciddi bir biçimde yoğunlaştığı Aydınlanma döneminin başlangıcında Doğu toplum biçimleri, Avrupa’daki gelişmeleri açıklamak ve içeride aristokrasi ile Kilise’ye karşı mücadelelerinde bir konum sağlamak için geniş bir bağlam olarak kullanılmaktaydı. Ancak yüzyılın sonuna doğru, aristokrasi ile burjuvazi arasındaki toplumsal dengenin değişip Avrupa toplum modelinin şekillenmesi ve Avrupa’nın dünya egemenliğinin pekişmesi ile Doğu’ya karşı bir üstünlük söylemi ortaya çıkmıştır. Daha önce kısmi hayranlıkla şekillenen Doğu’ya bakış, bu sefer giderek bir değerlendirme ve yargılama tonuna sahip olmuştur. ‘Durağan Doğu toplumları’ karşısında ‘dinamik Avrupa’nın farklılığı, özellikle coğrafi ve iklimsel farklar, hatta ırkın üstünlüğü gibi faktörlere dayanılarak açıklanmaya başlanmıştır. Bu açıklama girişimleri dünya siyasetindeki değişimlere paralel olarak artan sistematik bilgi ihtiyacını karşılamak üzere 19. yüzyılın eşiğinde şarkiyatçılığın doğuşu ile neticelenmiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder