ÖZ
2010’da başlayan ve internet ağları aracılığıyla tüm dünyaya yayılan meydanların, sokakların ya da
kamusal alanların mevcut hükümetlere karşı işgal edilmesi hareketinin etkileri devam etmektedir.
Türkiye’de de Gezi Parkı Protestoları çevresinde söz konusu toplumsal hareketler ortaya çıkmıştır.
Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte, meydanlarda ve parklarda forumlar düzenleyen mahalle
dayanışmalarının aktivistleri kapalı alanlara ihtiyaç duymuşlardır. Söz konusu ihtiyaç dolayısıyla Don
Kişot Sosyal Merkezi Yeldeğirmeni mahallesinde Türkiye’nin ilk squatı/işgal evi olarak kurulmuştur.
Farklılık gruplarının birbirlerine yakınlaşmalarını ve birlikte hareket etmelerini sağlayan motivasyonun
ne olduğunu anlamaya çalışan bu çalışma, farklılıkların karşılaştığı ve kesiştiği kamusal alanların
yeniden inşa edilmesi (bireysel) eyleminin kolektif bir davranışı nasıl yarattığı üzerinde durmaktatır.
Mevcut siyasal, toplumsal ve ekonomik kurumlara karşı alternatif kanallar açan ve yeni bir siyasal,
toplumsal ve ekonomik düzen oluşturmayı hedefleyen bu yeni toplumsal hareketin aktörlerinin
kendilerini ait hissettikleri yeni alternatif mekânlar yaratması süreci incelenmektedir. Çalışma, yeni bir
toplumsal hareket olan Türkiye’deki squatters/işgal evi hareketinin küresel squatters/işgal evi hareketi
ve diğer yeni toplumsal hareketlerden ve siyasal algıdan nasıl etkilendiği sorusuna cevap aramaktadır.
Neden kamusal meydanlar, parklar, sokaklar ve (araştırmanın asıl nesnesini oluşturacak olan) binalar işgal edilmektedir? Bu sorudan hareketle, kentsel-kamusal mekânların yerel düzeyde işgal edilmesi ve
yerleşilmesi hareketinin kültürel, siyasal ve küresel etkileri sorunsallaştırılmaktadır.
Bu bağlamda, çalışma saha araştırmasına dayanmaktadır. Yarı yapılandırılmış mülakat ve gözlem,
çalışma kapsamında kullanılan yöntemlerdir. Saha araştırmasından elde edilen veriler, yeni toplumsal
hareketler kuramları ile sentezlenmiştir. Çalışma, Avrupa’da ortaya çıkan Yeni Toplumsal Hareketler
Kuramı’ndan faydalanmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder