ÖZ
Mobilite, Akdeniz ve Akdenizlilik olgusunu ve zaman içinde değişimini kavrayabilmek açısından verimli bir kavramdır. Bu çalışmada üç aşamada bu arayışa bir katkı yapmaya çalışacağım.
Birinci aşamada Akdeniz ve Akdenizlilik kavramlarını irdeleyeceğim. Akdeniz fziki coğrafyada kullanıldığında sınırları ve yayılımı kesin olarak belirlenmiş bir denize işaret ediyor. Oysa beşeri coğrafyada kullanıldığında bu deniz ve çevresindeki kara parçalarının oluşturduğu bir havzayı tanımlayan bir anlam kazanmaktadır. Yayılımı kesinlik taşımaz. Bu kavram bir “construct”tır. Değişik yazarlarca yayılımı ve ifade ettiği anlam farklı şekillerde tanımlanmışlardır. Akdeniz konusunda yapılan çalışmaların büyük bölümünü, beşeri coğrafyanın Akdeniz kavramını kullanarak yapılan tarihi-coğrafya çalışmaları olarak değerlendirebiliriz.
Yapılan çalışmaların önemli bir bölümü de Akdeniz’den çok Akdenizliliği temele almaktadır. Bu çalışmalar bu coğrafyada oluşmuş bulunan yaşam bütünlüğü ve farklılıklarını içeren “Akdenizliliği” ortaya çıkarmaya, onun varlığını hissettirmeye yönelmişlerdir. Bu çabayı salt bir nostalji arayışı olarak değil, XXI. yüzyıl Akdeniz’ini bir çatışmalar denizi olarak değil bir barış ve işbirliği alanı olarak görmek arzusunun bir yansıması olarak da değerlendirmek gerekir.
Bu çalışmada temelde mobilitenin, Akdeniz ve Akdenizlilik olgusuna etkileri çözümlenmek istenildiğinden, ikinci bölümde mobilite ve toplum ilişkisi konusunda ayrıntılı bir çerçeve oluşturulmaktadır. Mobilite insanların, nesnelerin ve fkirlerin/bilgilerin serbestçe ve kolayca yer değiştirebilme ya da yerlerinin değiştirilebilmesi kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Bu, kapsamlı bir tanımlamadır. Mobilitenin insanları, nesneleri ve fkirleri/bilgileri kapsayacak biçimde üç boyutlu olarak ele alınması, onun ortaya çıkan beşeri coğrafyayı çözümleme potansiyelini artırmaktadır.
Son bölümde, Akdeniz’de mobilitenin gelişmesi bir bağımsız değişken olarak kullanılarak, mobilitedeki gelişmelerin Akdeniz ve Akdenizlilik olgularına ilişkin nesnel ve öznel sonuçları çözümlenmeye çalışılmaktadır. Bunun için on bin yıllık Akdeniz tarihi altı döneme ayrılmakta, her dönemde mobilite ve Akdeniz’in iç-dış ilişkilerinin gelişmeleri irdelenerek Faruk Tabak’ın kullandığı metafora paralel olarak Akdeniz’in nasıl solduğu ortaya konmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder